Tuesday 19 February 2013

Kakül..

ya da perçem.

Saçlarım uzadıkça bana şekilsiz geliyor. Ucundan "azcık" aldıklarında, kele dönüşüyorum. Bu böyle bir fasit daire azizim.

Uykusuzluk ve ataletten ötürü şişmişken, dolunayı beklemeden saçlarımı kestirdim.

Kardeşimin gelinbaşını yapan ve ben oradayken omzuma falan dokunan "aşırı samimi" kuaför açıktı dün akşam üstü. "Ne de olsa tanımaz, zaten bir daha yaparsa, çakarım suratına" diye düşünerek, girdim içeri. 
Oh tanımadı! Oysa kardeşim ile tıpatıp benzeriz. Ama o daha güzel.

Özellikle dedim, "böyle kalın kalın kesmeyin". Şu, Cesika Biyel gibi olmasını hiç istemem misal. Ama en son öyle olmuştu.
Çünkü en son kuaföre kestirmiştim.

Evet, ben söyleyeyim de, siz de söyleyin rahatlayın. "Kaküllerimi hep ben keserimmm!!!!"

Konu ne zaman açılsa, her kadın bunu söyler zaten. Hoff!!1

Ben de kendim kesiyordum. Ben hatta kakül ve tüm saç kesimini kendim yapmıştım, ilk olarak 4 yaşında anaokulu eğitimimi tamamladığım BÜrüksel kentinden taşınmak üzere iken. 

Fotoğrafım da var, bulursam ekleyeyim. Tam bir Tomboy, tam bir sokak evladı. 

Öyle kesmişim ki, annem düzelttirmek zorunda kalınca, dazlakolmayaramakkala bir haldeymişim. Ama ben hala gurur duyuyorum.

2007-8 senesinde de yine kendim kesmiştim kakülleri. Öyle yamuk yumuk olmuşlardı ki, iş yerindeki herkes (zaten sosyal yaşam küçük ilçelerde onlarsız geçmiyor) "para vereyim de bir daha kuaföre git" dediği için dün yine kuaföre gittim işte.

Parasında değilim. Beni korkutuyorlar. Bana ve saçlarıma dokunmalarından, en son kendileri kesmiş olmalarına rağmen "hmm saçını!! en son kim kesti?" diye sormalarından ve benimle senli benli sohbet etmelerinden hoşlanmıyorum.

Ben sohbetsever biri değilimmm!!!1

Of neyse, kesti işte kakülleri. Benim kerterizim kaş hizası. Ama ıslak halde iken bile burnumun ucuna değiyor. "Biraz daha" dedim. Bu sefer de, FridaKahlo birleşkesinin yine altında!! (Tekkaşsendromu)
Helga'ya da hastayım bu arada.

Bir de eline fırçayı alıp, içine doğru kıvırıp kurutmaz mı?!??!!11

1990lı yıllarda, teyzesinin, dayısının nişanına katılan tekkaş bıyıklı kız ile Serpil Çakmaklı karışımı bir şey oldum!

Ouvfak. 

Sağa yatır, sola yatır olmuyor. Adam para almadı. Ama ben hayatımda belki ilk defa kuaföre para verdim. 2 lira 50 kuruş. Normalde yanımdakine verdiririm. 

Eve gidince de, o alnımın üzerinde tuvalet kağıdı silindiri gibi duran saçlarımı ıslatıp, banyodaki kör makas ile tekrar kestim.

FAK!!!

Bir besleme gibi oldum o zaman. 

Saçımı da kurutmadan yattım. Gece boyunca debelendiğim için sabah perçemlerim yine havalardaydı. Ama alışığım bu duruma. Hemen ıslatıyorum. O kadar.

Ama öğle vakti, aynaya bir baktım. Tam bir Fransez, tam bir Avropalı olmuş saçlarım. 
Şu an memnunum. BK görene kadar iyiyiz! Hadi bakalım!!!1
Bu da, kanatları andırdığı için, özgürlük timsali bıraktığı tekkaşını gururla taşıyan Frida! Kendime örnek olsun diye.

6 comments:

  1. Tekkaş , yıllar sonra yeniden duyacağım aklıma gelmezdi, üniversite yıllarında arkadaşlarımla çok kullandığımız bir tabirdi, hepimiz tekkaştık zira :p
    sonra onlardan biri mezun olup da işe başladığımda zorla kıydı cağnım kaşlarıma..
    neyse ne diyecektim, sıhhatler olsun ve Frida Kahlo severim, beğenirim kendisini..

    ReplyDelete
  2. Ben de tekkaştım. Ailede de tek tekkaşım.

    Beni kaşlarımı aldırmaya babam zorlamıştı :/

    ReplyDelete
  3. Ahahahaha harika bir J. yazısı, güldürürken düşündüren, kendimizden birşeyler bulduran.. Valla bak, ben de şunu buldum kendimden: 5 yaşında sadece kendi saçımı değil, hızımı alamayıp bebeklerimi de sıraya dizip tümünün saçını köklemiş akabinde annemden paparayı yemiş ve o kel bebekleri birkaç sene daha tüm evcilik oyunlarına utançla taşımak durumunda kalmıştım.
    İçine sinen bir kuaföre sahip biri var mı acaba? Benim son sefer saçım "kırmızı" çıkıp da kuaför inatla "yok sana öyle geliyor resmen kahve işte nesi kırmızı" diyince tepem atıp kendisini artık sevmediğim için, ne yapacağım bilemiyorum. Alemanya'lardan bir HAAR'ist mi edinsem ne yapsam, onlardan da gurbetçi modası kapıcam diye korkuyorum.. Çok zor bu konu, parmak basman iyi oldu!

    ReplyDelete
  4. ama ben 4 yaşımdayken yapmuştummm!

    ehehehe

    İzmir'de ÖDPli bir kuaförüm vardı. Onu özlüyorum. 2 dakikada saç kesen, zoraki sohbet etmeyen, saç fuarlarında fantastik şeyler yaratan, bir ara da değnek başkanı olan kuaför. Ay mis yu!

    ReplyDelete
  5. var içe sinen kuaför ama biraz şehiriçi seyahat ve çelik gibi sinirler gerektiriyor. yoksa çok yetenekli ve az konuşkandır emre efendi.

    kardeşim de kaaakül kestirdi kaşla göz arasında, evde kimin kim olduğu belli değil, sen de gelsene j., mayndfak olur ankara halkına ehhehhehe. ya da çete olup takım mont yaptırabiliriz.

    ReplyDelete
  6. ehehe

    mont işine girelim, akarı kokarı yok.

    bana ev lazım evet. ev sahipimi öldürmek üzereyim. uyumak istiyorummm!

    ReplyDelete